Jane Eyre (Charlotte Bronte)
Maksat Gelisim
13:51
Charlotte Bronte
,
Dünya Klasikleri
,
Film
,
Jane Eyre
,
Jane Eyre adlı film
,
Kitap
,
Roman
,
Yazar
Hiç yorum yok
Charlotte Bronte' nun yazdığı ''Jane Eyre'' adlı romanı uzun süredir okumayı düşünüyordum.
Hani bazı kitaplar vardır ismiyle olsun yazarıyla olsun ya da yazıldığı yıl itibariyle olsun sizi çeker, bilirsiniz ki aradığınız kitaptır...
''Jane Eyre'' adlı eserde de benim için işte böyle bir durum söz konusu oldu.
Aslında bu kitapla tanışmam; Jane Austen'ın ''Aşk ve Gurur'' adlı eserini okuduktan sonra oldu.
Bu romandan çok etkilendiğim için internette araştırma gereği duydum. Tabii en çok da Jane Austen ın hayatını öğrendiğimde bayağı etkilenmiştim.
Ve bu araştırmalarım sonucunda karşıma Jane Austen 'ın ölümünden sonraki dönemde yaşamış olan Bronte kardeşlerle karşılaştım.
Bu üç kardeş de İngiliz Edebiyatına önemli eserler bırakmışlar. Üçünün de erken yaşta ölmeleri nedeniyle çok az eserleri vardır.
Kardeşlerin en büyüğü olan Charlotte Bronte 'ya eleştirmen ve yazar olan birisi tarafından Jane Austen kitapları tavsiye edilmiş olduğunu okuduğumda nedense bu üç kardeşin de ''Aşk ve Gurur'' adlı yapıta benzer romanlar yazdıkları düşüncesine kapılmıştım.
İlkin, Bronte kardeşlerden ortancası olan Emily Bronte'nin ''Uğultulu Tepeler'' adlı romanı okuduğumda yanılmiş olduğumu anladım. Çok farklı bir kitapla karşılaştım. Ancak kitabı beğendim.
Benim en çok merak ettiğim kardeşlerin en büyüğü olan Charletto Bronte 'nun yazdığı ''Jane Eyre'' adlı romandı. Konusunu da öğrendiğimde güzel bir kitap olduğunu sezinliyordum ve okuduğumda da beni yanıltmadı , çok etkilendim.
Yüreğimde buruk bir acı bıraktı diyebilirim. ''Aşk ve Gurur '' tarzında bir kitap okumak isterseniz ''Jane Eyre'' adlı romanı tavsiye edebilirim. Ancak hassas bir yapıya sahipseniz bu kitabı okuduktan sonra bir acı girdabına kapılırsanız sorumluluğu kabul etmem, ona göre...
Tabii hiç de öyle etkilenmedim, derseniz de bir şey diyemem.. Tekrarlıyorum benim gibi
hassas bünyeler için bir uyarıydı sadece.. Zaten hep şu düşünceyle kitapların okunması taraftarıyım; beklentisiz şekilde okumanın...
Charlotte Bronte 'nin yazdığı ''Jane Eyre'' adlı kitabın konusu;
Jane Eyre annesi ve babası ölünce dayısı tarafından alınıp, evine götürülmüştür.. Bir süre
sonra da dayısı ölüm döşeğine düştüğünde eşinden ona kendi çocuklarından biriymiş gibi
bakması için söz almıştır.
Yengesi ve onun üç çocuğuyla birlikte yaşayan Jane, bu evde çok iyi bir muamele görmez. Varlığına daha fazla tahammül edemediği için yengesi onu yetimlerin yatılı olarak kaldığı bir
okula gönderir.
Zor şartların olduğu bu okulda altı yıl okur. Ve bir iki yıl da öğretmen olarak burada kalır. Ancak Jane Eyre bu okulda daha fazla takılı kalmak istemez. Bir gazeteye iş ilanı verir. Kısa
bir süre sonra da cevap gelir.
Ve bir malikanede küçük bir kız çocuğuna mürebbiyelik yapmak için yola çıkar. İşte Jane
Eyre nin bu malikaneye gelmesiyle roman heyecanlı bir şekilde ilerlemeye başlıyor. Bundan
sonrası çok sürükleyici olduğu için kitabı elinizden bırakamıyacaksınız.
Aşk ve Gurur kitabının içindeki aşk hikayesi ne kadar etkileyiciyse bu kitaptaki yaşanan aşk da o kadar etkileyeceği olduğu kanaatindeyim. Ancak bu kitap sadece bir aşk ekseninden
ibaret değil.
Kitap tavsiyeleri sunduğum yazımda Jane Eyre tarzı kitap arayanlar için roman önerilerim de
var.
2011 Yapımı JANE EYRE Adlı Film;
Kitabı okur okumaz hemen ''Jane Eyre '' adlı 2011 İngiliz yapımı filmi izledim. Ve büyük bir hayal kırıklığı yaşadım.
Öncelikle kitapta iki ana karakterin çirkin oldukları yer yer bahsedilmekte. Ancak çirkin olmak demek karizmatik ya da çekici olmayacağın anlamına gelmez ki...
Kişiliğin ve davranışların güzelliğini yansıtabilmek varken ben karşımda soğuk, mesafeli karakterler gördüm.
Bir de fotoğraf çektiriyormuş gibi poz veriliyor olması beni çok rahatsız etti. O kadar sahneler birbirinden kopuk ki... Ne o duyguyu alabiliyorsunuz ne de o atmosferden etkilenebiliyorsunuz.
Şu üst-sağdaki filmin afişindeki görüntü aslında çok hoş, bunu filme de aktarabilmiş olsalardı keşke...
Kitabı okumamış olsam filmden bir şey anlar mıydım? Emin değilim.
Filmin en büyük eksikliği kitapta olduğu gibi bir anlatıcının olmamasıydı. Keşke Jane Eyre sesiyle duygularını, yaşadıklarını kitaptaki gibi seyirciye anlatsaydı. Görüntülerdeki o boşluğu seslendirerek belki kapatılabilirdi, diyorum. En azından kitaptaki o etkileyiciliği hissetmiş
olacaktık.
Filmde ana karakterler dışındaki kişilerin saç modelleri ve kıyafetleri ilginç olduğundan mı biraz değişik geldi bana.
Halbuki İngiliz döneminin kıyafetleri, saygısı ve nezaketi hayranlık duyulacak yaşam biçimi varken bu filmde tam yansıtılmamış oldukları kanısındayım.
Biraz daha ufak defek çalışmalarla bu filmdeki eksiklikler giderilebilir aslında...
Jane Eyre nin küçüklüğünü oynayan kızı başarılı buldum ben...Hatta daha fazla oyunculuk sergileyebilecek potansiyeli bile gördüm onda...
Sürekli şu soru aklıma takılıyor: Kitabı okumasaydım peki bu filmi beğenir miydim?
Bir yandan da iyi ki film böyle olmuş diye sevinmedim değil. Çünkü kitabı bitirdiğimde
yüreğimde bir burukluk olmuş. Etkisinden kurtulamamıştım. İkincisi biraz bana ağır gelebilirdi. Neyse ki filmde etkilenecek kadar ne duygu ne davranış ne de olay gördüm. Tabii bu filmi alt
yazılı izlemiş olmamın bunda payı da olabilir zannımca.
Jane Eyre adlı kitap birçok kez filme uyarlanmış aslında... Belki diğerleri daha başarılıdır...
NOT:
Kitaptan epey sonra filme tekrar göz attığımda filmin o kadar da kötü olmadığını gördüm. Diyeceğim odur ki kİtabı okuduktan uzun bir zaman sonra filmi izleyin. Çünkü ben kitabı okur okumaz filmi izlemiş olduğumdan çok fazla kıyaslama yoluna gittim.
Yazımın sonuna gelirken üçüncü kardeşin eserini de çok merak ettiğimi belirteyim. Neden diğer
iki kardeş gibi ön planda olmadığı sorusu aklıma geliyor. Bundan sonra hedeflerim arasında
küçük kardeş Anne Bronte 'nin ''Şatodaki Kadın'' kitabını okumayı düşünüyorum.
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(
Atom
)
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder